$2.99

7 Ağustos 2007 Salı

- Ne hissettiriyor sana ?

- Neden bahsettiğini bilmemekle birlikte, bir şey bir şey hissettirebiliyorsa eğer, maneviyatsızlığın gırtlağımıza kadar tırmandığı şu plastik dünyada başarılıdır benim için, varolma amacını, varoluşunu, amacını gerçekleştirmiş demektir.

- İsmet Özel.

- Şair.

- Evet.

- Hani şu

"ben ismet özel, şair, kırk yaşında.
her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kâinat.." diyen şair.

- Evet.

- Yürek kelimesinden kendisi de nefret eden yüreğim titriyor satırlarını emdiğimde, üzerinden yemek yenmek için bir köşeye atılmış gazete kağıdı gibi ürkekçe katlıyor, cebime sokuyorum her sabah şiirlerini. Saygıyla, korkuyla, ve evrenin devasa yapısı içerisindeki küçücük yerimin bilinciyle saklıyorum cüzdanımda.

- Ne hissediyorsun ?

- Hissediyorum.

- Tamam, ama ne hissediyorsun ?

- Hissediyorum. Tuğlalar gibi kelimeler, havaya atılıyorlar özenle seçilerek, ve şairin havaya fısıldadığı ıslığın gölgesinde diziliyorlar. Korkunç bir sahne bence, kendisini o kocaman yüzükleriyle şiir yaratırken görmek istemezdim.

- Ya hayata karşı tutumu ? Dönmüş olması, kendini dine, siyasal islamın çıkış yollarını aramaya vermiş olması ?

- Bu söylediğin bana hiçbir şey ifade etmiyor. Başardıysa eğer şunu yazmayı;

"türkler dediğimde göndermelerim
süprüntüleri şırfıntıları hamamoğlanlarını
kapsadı kapsayacak
sanıyorsan yanılırsın
türklük şiir
türkün eni türkün boyu
müslümanlığı kadar
baksan bulacak mısın
koskoca istanbul’da
nef’î diye bir semt
ama bayram paşa var."

benim için ortada tartışılacak hiçbir şey kalmamış demektir.

Çünkü; güneşin altında, denizlerin ve kayaların üzerinde

hepimiz yatağımıza uzandığımıza

aynı şeye hesap veriyoruz.

Hiç yorum yok: