Efendim, oncelikle kisa bir ara sonrasinda tekrar merhaba, gordugum kadariyla hepiniz buradasiniz. Güzel.
O zaman kisaca, kafamda neler dönüyor bahsedebilirim.
Mesela ikisi bugün olmak üzere, toplamda üc film izledim bu hafta. Doom, Carandiru ve Land of Plenty.
İlkine kisaca deginmek istiyorum, o The Rock denilen adamin süratli bir sekilde kisirlastirilmasi gerekli, cogalmamali, soyunu sürdürmek icin gosterecegi her türlü caba amansiz bir insafsizlikla cevaplanmali. Bu nedir ya, zaten basparmak gibi bir adam, boyun yok; bir de göz süzerek oyunculuk yapmaya calistikca sinema denilen sanatin etkinligi hakkindaki görüsümü dipsiz kuyulara sokup sokup cikartiyor. Cavusmus bu arkadas bu filmde, ( ki eminim filmi izleyen herkeste kendisini defalarca tokatlamaya yonelik bir his uyandiriyordur ) ve bir süre sonra oyle psikopata bagliyor ki, görmeniz gerek. Jack Nicholson diye bir adam var, Brad Pitt var, bunlar akil hastasi rolleri canlandirmis oyuncular, insan biraz izler de ilham alir. Yok , harbi The Rock demek ki adam. Film rezalet, senaryo rezalet, oyunculuk rezalet, isik yonetimi rezalet. Tek bir numara var, o da yaklasik bes dakikalik bir bolumun FPS seklinde cekilmis olmasi. O da sadece bizim gibi FPS oynamis insanlar icin keyifli, oynamayanlarda bulanti etkisi yaptigina eminim.
Uzak durun uzak. Eger izlemeye kalkarsaniz da, ilk on dakika icinde ben ne halt yiyorum diyeceginize eminim. Tamam güzel bir malzeme, bu oyunu oynamis ve ilgi duyan cok insan var; ama biz bilgisayar kullanabiliyoruz, oyle tamamen de gerizekali degiliz.
Carandiru, cok cok ilginc bir film. Sao Paulo'da 1992 yilinda Carandiru cezaevinde gerceklesen bir isyani konu aliyor, gerci olaya pek isyan demek de mümkün degil. İsyan sozcugu, sadece devlet güclerinin olayi ancak bir isyana, hatta bir darbe girisimine yakisabilecek bir karsilikla bastirmis olmasindan oturu kullanilabilir. Resmi kaynaklarin sadece sekiz kisinin hayatini yitirdigini acikladigi eylemde, 111 kisi kolluk kuvvetleri tarafindan "asla geri donemeyecekleri sekilde yola getirilmis". Sepultura'nin bir sarkisi var Chaos A.d.'de Manifest diye; bilen bilir, iste o sarki bu hikayeyi anlatiyor:
friday, october 2nd, 1992
chaos has descended in "carandiru",
the biggest penitentiary complex in
south america
over a hundred inmates dead and
hundreds injured on the massacre
the police arrived with helicopters
and over two hundred armed forces
they took the jailblock
called "pavilhao nove"
and opened fire on the
inmates in a holocaust, method of
annihilation, the government of the city
of sao paulo cannot control
the brutality of its police
holocaust, body piles
confrontation, mutilation
discipline, ignorance
conflagration, torture
over eighty percent of the inmates were
not sentenced yet, the bodies were filled
with bullets and bites from the police dogs
the police try to hide the massacre saying
there were only eight deaths
the violence of brasilian cops is very well
known outside of brazil, this kind of
extermination is a method that they use to
get rid of the over population in the jails
the violence of the cops left the whole
pavillion destroyed after the rebellion
Film ile ilgili bircok elestiri okudum, cogu da Eksi Sozluk'ten. Anlatimla ilgili kusurlar siralanmis, ki ben bunlari iki sebepten dolayi reddediyorum. Birincisi, film olaylar sirasinda cezaevinde gorev yapmakta olan doktorun yazdigi kitaptan uyarlanmis, yonetmen kendi yorumunu ustaca katabilmisse de, neticede olaylari o gozden anlatmis. Filmin sonunda yazdigi gibi, olaylara sadece polisler, mahkumlar, bir de tanri sahit. O, mahkumlarin hikayesini dinlemeye karar vermis. İkinci sebebimse, Hector Babenco iyi ve hikaye anlatim konusundaki yetenegine, sagduyusuna güvendigim bir yonetmen.
Olaylar saptirilmissa bile, film mahkumlari iyi gostermeye calisirken daha kotu bir sekilde lanse ediyorsa da, ben filmi bu cercevede kabul ediyor ve basarili buluyorum. Bugün günlerden Pazar, 17 Eylül 2006 ve ben Carandiru'da olan bitenlerden artik haberdarim. Manifest, artik daha anlamli.
Land of Plenty ise, uzerinde daha da fazla durmamizi gerektirecek bir film. Biraz zamana ihtiyacim var, hakkinda daha cok sey yazacagim.
Muzikal anlamda da heyecanli günler geciriyoruz, Audioslave yeni albumu Revelations'u nihayet piyasaya surdu. Ben albümü cok begendim, Revelations, Original Fire cok cok güzel sarkilar. Ozellikle bir Moth olayi var ki, ona da sonradan uzun uzun deginmemiz gerekebilir. Simdilik Cornell ve Morello'nun hala ayakta olduklarini ve birseyler yapmak icin cabaladiklarini bilin yeter. Bu arada hazir unutmadan; Zack nerelerde acaba ??
17 Eylül 2006 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder