Küçük piyanonun tuşlarına öyle sert vurdu ki, önce titredi şarap şişesi, sonra kendinden sarhoş olmuş gibi iki yana sallandı, sonra da devrildi.
Siyah ahşap üzerinden ellerine dökülen şaraba bakarak devam etti vurmaya, kıpkırmızı olmuş elleri beyaz tuşlara çarptıkça çıkan sesle sarhoş oluyor, ve havaya karışan her notayla birlikte kendi iğrençliği içinde bir adım daha derine giriyordu.
Bir daha yağmur yağmayacağını söylüyorlardı televizyonda tam da o esnada, sırıttı tuhaf bir yaratık gibi, aldırmadı, umursamadı. Şarap çoktan yuvarlanmıştı yere zevksizce döşenmiş paramparça halının üzerine, parçanın en sevdiği kısmına geldiğinde bacağını uzatıp bir tekme attı şişeye, sırıttı tekrar; garip bir yaratık gibi.
İnleyerek geri attı başını, daha sert vurmaya başladı tuşlara.
Kıpkırmızı parmaklarla.
13 Ekim 2007 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder