Kilometrelerce uzunluktaki bu taşlı berbat yolun neredeyse tamamını yürüdüm. Eğer kutsal kitaplar doğru olsaydı; şu an dünya çoktan havaya uçmuş olurdu.
Burası kendimi iyi hissetmemi sağlamıyor, bunu baştan söyleyeyim. Daha renkli bir yerde olmalıydım oysa; buradaysa saatlerdir hareket eden birşey gördüğümü hayal ederek yürüyorum.
İnsan aklı, bazı şeyleri sonuna kadar götüremiyor işte. Hem bilirsiniz; kaybeden bir eliniz varsa asla oyun kazanamazsınız.
Az önce yanımdan ters yöne doğru ilerleyen kadın da buna benzer birşey söyledi; beyaz teni ve suikastçi gözleriyle iyi giyinmesine rağmen tren bekleyen bir trafik levhasına benzemeye devam eden bana şöyle bir bakıp;
"Dünyadaki tüm küçük gerçekler tek bir büyük yalanın üzerinde oturur"
dedi.
Farklı bir şey mi söylemiş yani ?
Hiç sanmıyorum.
20 Haziran 2007 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
hangimiz deli ki birimiz gerçekleri söylesin!
hangimiz akıllı ki, yalan söyleyebiliyor hayata ? Hangimiz durup nefes almaktan korkmadı şu bozuk yolun kenarında ?
Çek altındaki gerçeği, bırak devrilsin yalanların kulesi; korkma, ben arkandayım!
yalandan kuleyi yıkacaksam eğer, arkamda değil yanımda olmalısın.
ayaklarimizin altinda camur gibi akıp dokulen, topraga karisan kalintilar neye ait sence ?
kaldir basini, ve bak etrafina, yalan kalmamis ki burada.
kaldır başını ve bak etrafına..yalandan kule çoktan yıkılmış..ay ışığında yıkanmış..kalıntılar da birer birer akıp gidecekler sessizce..
ay isigi, ruhlar-i yikayan.
ruhlar-imizi yikayan.
kalintilar, akıp gidiyorlar, yakamoz bir melekle bir deniz kızının gülümsemesini aydınlatırken.
sonsuza kadar.
sonsuza dek..
Yorum Gönder