Et Reyonunun Süt Ürünleri Reyonunu kestiği köşeyi dönerken çarpıştığı kadından özür dilerken bir yandan kendi kendine açıklama yapmaya çalışıyordu : “Neden,neden böylesine sersem hissediyorum kendimi bu sabah?Dün gece geç de yatmadım ama...Neyse , nasıl olsa kahvaltı ettikten sonra işe giderken ister istemez ayılacağım.”
İçecek reyonundan bir kutu meyve suyu aldı ve elindekileri sallayarak kasaya doğru yürüdü.Son derece çirkin olan kasiyer kızla göz göze gelmekten kaçınarak aldığı her şeyi tek tek verdi,ve geri alarak poşete doldurdu. Makinenin ekranından ödemesi gereken miktarı okudu,daha önceden cebinde hazırlamış olduğu parayı kıza uzattı ve beklemeye başladı.Para üstü yoktu,fiş için bekliyordu. Fişleri herhangi bir amaç için
biriktirmiyordu, bir gün fişi almadan marketten çıkarsa kasiyerin arkasından koşarak geleceğini ve herkesin dönüp ona bakacağını tahmin ediyor ve bunun başına gelmesinden çok korkuyordu.
Pijamasının üzerinde gördüğü beyaz bir lekeyi tırnağı ile kazımaya çalışırken kasiyerin gülümseyerek uzattığı fişi aldı ve çıkışa doğru ilerledi. Fotoselli çıkış kapılarının önüne koyulan büyük detektörlerin –onların hiçbir zaman çalıştırılmadığını,etkilerinin sadece psikolojik olduğunu düşünürdü- arasından geçerken çıkan garip viyaklama ile biraz daha uyandı. Hızla yanına gelen Güvenlik görevlisi ondan üzerindeki metalleri çıkarmasını istedi. İş başında bu kadar asabi olduğuna göre bir baltaya sap olma konusunda büyük bir hayal kırıklığı yaşamış olmalısın diye geçirdi içinden görevli için, ve dövecekmiş gibi bakan gözlerle cebindeki anahtarlıkla bir iki bozuk parayı masanın üzerine koydu. Geri döndü ve dedektörden tekrar geçti.
Aynı kafa tırmalayıcı ses bir kere daha kulaklarının arasında dolaştı. Güvenlik görevlisi bu sefer daha da kuşkucu bir şekilde üzerinde başka metal ne olduğunu sordu. Ses tonundaki alaycılık uykudan gelen sersemliğinin geri kalan kısmını da götürdü ve “bu salak aletin neden ötüp durduğunu” anlamasını sağladı.
“Sanırım algılayıcılar bunun yüzünden hata yapıyorlar” dedi ve sağ kolunu omzuna kadar sıyırdı. Güvenlik görevlisini yüzünde hayret dolu bir ifadeyle elini kocaman barkot şeklindeki dövmenin üzerinde dolaştırdı ve “Kusura bakmayın, gerçi detektörlerimizin bir algılama sorunu olmadığı görülüyor. Hatta olması gerekenden daha iyi algılıyorlar,esas sorun bu herhalde .” dedi.
“Seni Salak” dedi içinden ve gülümseyerek kapıdan çıktı: tüm şiddetiyle yağmakta olan bahar yağmurunu seyretmeye başladı. “Bakalım bu yağmurda eve kadar erimeden nasıl gideceğim?” diye düşünürken sırtına aldığı ani bir darbe yüzünden kaldırımdan yoldaki su birikintisine düştü.Hızla mümkün olduğunca az yerini ıslatarak doğrulmaya çalıştı ve onu itenin az önceki Güvenlik görevlisi olduğunu fark etti. Öfkeyle marketin kapısına doğru bir hamle yaptı ama ıslanan bacakları yumuşadıkları için yürümesini zorlaştırıyordu. Ağzından belli belirsiz bir küfür çıktı , son gücüyle gövdesini kaldırımın kuru kısmına atmaya çalıştı ama sadece yarım metre kadar ilerleyebildi. Tam kafatası da hızlanan yağmurla erimeye başlamıştı ki kuvvetli bir sarsıntıyla uyandı.
Gözlerini açtı ve battaniyesinin üzerine düşen sıva parçasını yatağının yan tarafına fırlattı. Yüzünde gece boyu biriken tozları eliyle şöyle bir aldı ve bu sabah da kendi dünyasında uyanabildiği için tanrıya şükretti. Başının hemen yanındaki perdeyi biraz aralardı ve gökyüzüne baktı. “Gökyüzü yine parça parça.” Diye söylendi içinden.
İnsanlar ellerindeki geniş metal şemsiyeler ile kafalarına düşecek parçalardan korunmaya çalışıyorlar ve bu çaba içerisindeyken aynı böceklere benziyorlardı. Yağmayacağını ve bugüne kadar hiç yağmadığını bile bile bu sabah da yağmur yağmadığını düşündü. İçindeki bu tuhaf dürtüden bir türlü kurtulamıyordu; her sabah gözünü açtığında perdeyi araladığı zaman camın dış tarafındaki su damlacıklarından dışarıyı bulanık göreceğini hayal ediyordu. Bazen bulanık gördüğü oluyordu ama sadece cam yarıya kadar sıva kırıntıları ile kaplanmış olduğu için. Hayaller bile üzerinde düşen gök parçalarının etkisiyle yamulmuş biçimde görülüyordu.
Marketteki güvenlik görevlisini gördüğü an aklına sabahki kabusu geldi, rüyadakinin aksine sessiz biçimde kapıdaki detektörlerden geçerken güvenliğinden emin olabilmek için şöyle bir arkasına baktı, kimsenin gelmediğini görünce rahat bir nefes alıp karşıdan karşıya geçerken cebine soktuğu bisküvi kutusunu çıkardı. “Aptallıklarına her zaman şaşıyorum” diye düşündü.
31 Mayıs 2007 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder