7 Mayıs 2007 Pazartesi
La Piedad.
Set the controls for the heart of the Sun dinlemek için kötü bir hava.
İçimi sıkıyor böyle havalar. Farkındayım böyle hisseden ne ilk , ne de son insan olmadığımın. Ama sıkıyor işte; hissettiklerimin genel bir ruh hali olmayışı hiçbir şeyi hafifletmiyor.
Akşamüstü sıcaktı hava, önce ceketimi çıkarmamı, ardından da kravatımı sökmemi sağlayacak kadar sıcak. Çok da ağırdı, sanki atmosfer sıkışıyormuş gibi; binlerce yıldır aradığı çıkışı bulamıyor olmasının verdiği öfkeyle hırçınlaşan bir volkan gibi, homurdadığını duyabiliyordum.
Böylesine boğuk bir akşama yakışanın kırmızı gökyüzü olduğu var hep aklımda; ama bu akşam kül rengine çalan daha da tuhaf bir renkle tanıştım. İsteksiz adımlarla eve yürüdüm; sokakta tüm bu basıklığı umursamayan çocuklar oynarken.
"High Hopes dinlenir ama" diye düşündüm kendi kendime , "Gökyüzü böylesine varlığımızdan sıkılmışken deniz bu keşmekeşe nasıl tepki veriyor acaba?" Deniz kenarında olabilirdim şu an, güneşten daha sıcak; ve ayışığından daha serin eller beni sarmışken; yüzüme çarpan rüzgar kadar özgür ve umutlu, boğucu havanın geçip gitmesini bekleyebilirdim.
Güzel fikir.
Hayır; kanatlarım metalden olsaydı kesin paslanmışlardı böylesine nem içerisinde. İyi ki kırdım onların tüm kalıplarını , iyi ki silkeledim üzerlerindeki tüm tozları. Onları çırpmak hiç bu kadar güzel, böylesine keyifli olmamıştı.
İyi ki özgürüm; iyi ki içimde masmavi bir umut yeşeriyor.
İyi ki gülümsüyorum kendimi kandırmadan; böylesine akşamlarda dahi kendimi mutlu edecek hayallere sahibim.
Hayal kuramasak, hayat nasıl olurdu; düşündünüz mü hiç ? H-a-y-a-l, H-a-y-a-t'ı hafifletmese ? Gerçekliğimiz rüya göremese, ve bu rüyalar gerçekliğimiz olamasa ?
İyi ki kendimi bunu hiç yaşamamış kadar şanslı hissedebiliyorum.
Ps : Michalengelo [1499] Pieta, heykeltraş bunu bitirdiğinde 24 yaşındaymış. İsa'yı kucağında tutan Meryem, "Gerçek sevgiyi ne yaşam, ne de ölüm yokedebilir." diyor adeta.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
...
"Heykeltıraş, ressam, mimar ve şair olan Michelangelo’nun bazı takıntıları olduğu ve hayatının bütün yönlerini kontrol altında tutmaya çalışarak hep aynı biçimde yaşadığı, babası ve amcaları tarafından sürekli dövülen sanatçının 14 yaşında dönemin önemli sanatçılarından Domenico Ghirlandaio’nun yanında kariyerine başladığı ve kısa zamanda ustasını geçtiği biliniyor.
Duygularını ifade etme güçlüğü çeken İtalyan sanatçının, kardeşinin cenazesine gitmediğini, başkalarıyla iletişimde zorlandığı ve asla uzun konuşmalara katılmadığını ve sık sık konuşmanın ortasında ortadan kaybolduğunu belirten İngiliz uzmanlar, “Yalnız ve asosyal bir kişiydi. Çok az arkadaşı vardı. Kötü bir karakteri olan sanatçı ve sık sık öfke nöbetlerine tutulurdu. Münzevi ve tuhaf olarak nitelendirilen sanatçı kendi içsel gerçeğiyle meşguldu” diyor.
İngiliz uzmanlar, Michelangelo’nun babasının, dedesinın ve kardeşlerinden birinin de otistik eğilimler gösterdiğinin altını çizerken, “Michelangelo’nun takıntılı çalışma rutini, alışılmamış yaşam tarzı, iletişim konusundaki zaafiyeti ve herşeyi kontrol etmek isteme eğilimi Asperger sendromunun belirgin özellikleri gibi görünüyor” ifadesini kullanıyor."
...
Yorum Gönder