Siz simdilik yaziyi okuyun, daha sonra bu konu uzerine uzun uzun konusacagiz;
"Sokaklarda yaşayan evsiz barksız bir garibanı beş genç döverek öldürdü. Adam mübarek Ramazan'da oruç tutmadı diye. Katillerden dördü lise öğrencisiydi! 'Tanrım' diye şaşkın şaşkın düşünüyorum o günden beri, 'lisede nasıl bir eğitim veriyoruz da çocuklarımız böyle bir gerekçeyle insanları döverek öldürebiliyor?'
Neden Allah adına cinayet işlenir? Kızdığı bir kulunu cezalandırmayı Allah istese kendisi yapamaz mı? Oruç tutmamak mı daha günahtır, adam öldürmek mi?
Lisede eğitim verdiğimiz gençleri bu basit soruları soramayacak ve yanıtlayamayacak kadar bağnaz mı yetiştiriyoruz?
Bunların yanıtı belki de okullarda okuttuğumuz kitapların içeriğindedir, son zamanlarda gördük ki kitaplar hiç de masum değil.
Danıştay cinayetini işleyen Alparslan da aynı gerekçeyle kendisini savunuyor: 'Bu işi türban için, Allah için yaptım!' Adamın babası Milli Eğitim Bakanlığı'nda senelerce müfettişlik yapmış: 'Böyle bir oğlum olduğu için iftihar ederim' demeye yakın sözler söylüyor. Bu adam nasıl senelerce müfettişlik yapmış, nasıl atanmış, terfi etmiş, sorulması gereken sorulardır. Kısacası, bakanlık da masum değil!
Allah adına cinayet işlemeye başlarsanız bunun sonu yok! Trabzon'da rahip Santoro'yu öldürdüğü için 18 yıl hapse mahkûm olan O.A.'nın annesi de yaman çıktı: "18 yıl da yatar, 20 yıl da yatar!
Helal olsun benim evladıma. Allah için yatıyor!"
Aileler de masum değil!
Hiç anlamıyorum nasıl olur da Allah'ı bir cinayete suç ortağı yaparlar? Hem de yaşlı bir din adamının katlini Allah'ın buyruğu gibi gösterirler?
Allah adına öldürmenin gerisinde yatan şey, Allah adına konuşabilmektir veya Allah'ın niyetini insanın bildiği inancıdır. İnsan bir kez Allah adına konuşmaya başlarsa gerisi geliyor. Kendi kinlerini, zaaflarını, düşmanlıklarını Allah'a izafe ederek her türlü cinayeti işleyebiliyor.
Dört liseli bir olup zavallı birini döverek öldürünce şaşkınlıkla sorduğumuz sorunun tam olarak yanıtı mıdır bilmiyorum, ama benim kafamdaki yanıt şöyle:
Böyle ders kitaplarının, böyle müfettişlerin, böyle babaların, böyle anaların olduğu bir toplumda böyle çocukların yetişmesinden daha doğal ne olabililir ki?
Bağnazlığın aileden de kaynaklanan bir yanı varsa, kırılması zor bir kısırdöngüyle karşı karşıyayız demektir. Dikkatlerimizi namus-töre cinayetlerinde ailenin oynadığı role yönlendirdik haklı olarak, fakat bu 'siyasal dini' cinayetlerde ailenin rolünü göz ardı ettik sanıyorum. Belli ki aileden alınan eğitimin bu konuda önemli bir etkisi var.
Ailenin etkisini okullarda dengelemek ve değişirmek mümkündür. Fakat şu ana kadar kamuoyuna yansıyan ders kitaplarının içeriği ister istemez bir kuşku yaratıyor.
Yaşlı insanların yobazlığını, koşullanmışlığını kabullenmek daha kolay da, gençlerin yobaz olmasını içime sindiremiyorum. İstikbali onlar temsil ettiklerinden olmalı."
12 Ekim 2006 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Şu seccadeye tapanlar acaba nedirler?
Yükleri ikiyüzlülük olan eşektirler.
Daha kötüsü Din perdesi arkasında onlar
Müslümanlık satarken gavurdan beterdirler.
Ömer Hayyam' dan bir dörtlük daha;
İçmiyorsan bari içenleri kınama,
Dolap düzene sapma, masal da anlatma!
Şarap içmem diye övünmedesin ama
Şarap hiç kalır yediğin haltlar yanında.
http://www.gaykedi.blogspot.com/
Duruma uygun rubailer seçmişsin gerçekten, bravo.
Yorum Gönder