$2.99

18 Kasım 2007 Pazar

Koşarak merdivenleri çıkmaya devam etti. Girişte aralık bıraktığı kapıdan içeri süzülen soğuk hava peşi sıra onu takip ediyor, etrafında dolanıp tenine dokunduktan sonra kayboluyordu. Hayatın sonsuz sarmalının minicik bir örneği gibi, olduğu yer ne kadar yükselirse yükselsin değişmeyen bir gerçekti bu.

Bir oyunmuş gibi, gününü geriye sarabilme imkanı olsaydı nerelerde değişiklik yapabileceğini düşündü. Yine saptığı yollardan sapar, yine bazı köşeleri dönmüş olduğu kadar sert döner, yine soğuk ve ürkütücü olduğunu bilmesine rağmen durup soluklandığı ara sokakta dinlenir, yine arkasındaki karanlığa umursamadan gökyüzündeki ışığa doğru gitmeye devam ederdi. Yaşamında yürüdüğü onca mesafenin onu aydınlığa getirmiş olması kendine güvenini pekiştirdi, son kullanma tarihi geçmiş ihtimaller üzerine düşünmeyi bırakıp adımlarını hızlandırdı.

Geride bıraktığı her basamakla birlikte, yukarıda, en üst kattaki odada olma arzusu biraz daha güçleniyordu. Gövdeleri duvardan çıkmış melek heykellerinin ellerinde tuttukları meşalelerin yaydığı ışık, rüzgar merdivenlerdeki valsini sürdürdükçe göz kırpıyor, duvarlarda geceleri dışarı çıkıp dolaşmak gibi kötü huylara sahip olan gölgeler yaratıyordu.

Neden korktuğunu sordu kendine, bir cevap alamadı. Olması gereken yerdeyken, huzur bulduğu, mutlu olduğu yerdeyken içindeki bu yitme kaygısını yaratma suçunu gölgelere yükledi en sonunda, çıkması gereken çok az basamak kalmıştı.

Rüzgar, o yukarıya yaklaştıkça mucizevi bir şekilde azaldı, trabzanı bırakıp odanın kapısından bir halı gibi uzanan düzlüğe geldiğinde soğuğu hissetmez oldu. Çerçevelerden sızan ılık mavi ışığa yaklaştıkça ruhunun tekrardan ısındığını farketti, kapı tokmağına elini attı, çevirdi ve kapıyı geriye doğru itti.

Yatağında doğrulmuş utangaç ve şaşkın bir çocuk gibi ona bakıyordu melek.

Gülümseyerek.

Hiç yorum yok: