$2.99

13 Nisan 2008 Pazar

ada

Upuzun uzanan sırtının bittiği noktada denizin başladığı yokuşlar vardı,
evlerinin kapılarını küstürmüş faytoncular yıllar yıllar önce;
nal seslerini kapıyı çalan şen bir komşu zannetmekten bıkmışlar,
ve soğumuşlar boşa açılıp durmaktan.

oysa
kapının da hakkı var yaptığı işle bir anlam taşımaya

ama
ne zaman sözü
kışları kafalarına poşet geçirilerek yalnız bırakılan bahçe lambaları alıyor
işte o zaman susuyor kapılar
göğüslerine bastırıyorlar acılarını.

zaten büyükadada kimse kimseyi dinlemiyor, herkesin zihni yokuş yukarı koşturan nefes nefese kalmış atlar gibi meşgul.
kimi ritüelini tamamlayarak haftaiçi takacağı yuları meşru hale getirmeye çalışıyor,
kimi de kaybettiği gençliğini arıyor kimsenin nereye çıktığını bilmediği sokaklarda.

huzurlu yermiş, ara sıra uğramak gerek
özellikle de kışları
elinize bir şişe şarap alıp da
sahibinin ancak yazdan yaza uğradığı bir köşkün bahçesine atarsınız kendinizi hissetirmeden faytonculara
-çünkü teşkilat-ı mahsusa ölmedi, içlerinde yaşıyor-
sırtınızı verirsiniz yalnız bir direğe,
deniz üzerinde çakan şimşekleri izleyip şarabınızın yeterince sert olmasını umarsınız,
hele bir de direğin tepesindeki poşedi birazcık aralarsanız

işte o zaman yalnız kalmaktan kurtulur büyükada, sarılır size; denizi izlersiniz. Zaten çok korkuyor; bir gün istanbul gider de denizin ortasında tek başına kalıverir diye.
hayat odanızda önemini yıllar yılı kimseyle paylaşmamış bir çekmece gibi, zaman zaman içine dalmaktan, kurcalamaktan keyif aldığınız bir çekmece.

belki de en önemli özelliği, sürekli olarak ondan bir şeyler istiyor oluşumuz olmalı. istisnasız hepimiz, her gün, hayattan yeni mutluluklar istiyoruz.

kimi şanslı insan da, yakaladığı mutluluğun devamı için kaldırıyor bakışlarını gökyüzüne.



Bu kadın Ayça. Benim hayatımı kökünden değiştiren kadın, beni kolumdan sıkıca tutup, hep yanımda olacağını hissettirerek hayatın içerisine atan, benimle birlikte oraya gelmekten asla çekinmeyen kadın. Gördüğüm en cesur kadın.

Beklentiler sonbaharın gelmesiyle rahat yerlerini terkedip yere düşen yapraklar gibi tek bir noktada toplandı, yanyana gelince yüksekten seyrine doyum olmayan bir manzara oluşturdular.

Yaşadığınız saçma hayatların dışında bir yerde bu ağaç, ve altına toplanmış yaprakların yazdığı yazıyı sadece kalbini hayatında en az bir defa kullanmış olanlar görebiliyor.

Hayatımın tek bir amacı, gönlümün, ruhumun tek bir isteği var. Sonsuza dek Ayça ile kalmak, aynı evde, aynı havayı soluyarak yaşamak.

Bunca yıldır içinde olduğum hayat bana çok farklı şeyler öğretiyor, çekmecemde hiç kullanmadığım bir sürü şey buldum.

Ve şimdi, o çekmecenin içindeki her bir değerli parçayı çıkarıp, evimizin köşelerine tek tek yerleştirmek istiyorum. Duvarlara astığımız melekler gülümserken onlara, yaşamımızı süsleyecek olan tüm ayrıntılar bize sevgiyle bağlı kalsın, evimizden hiç çıkmayıp bizi korusunlar istiyorum.

Ben, Ayça ile evlenip, hep onunla kalmak, sonsuza dek mutlu olması için elimden gelen herşeyi yapmak istiyorum.

Kimi insan çok şey ister hayattan, hepsi de olur.

Ben herkesten daha şanslıyım, benimki de olacak.