$2.99

12 Aralık 2007 Çarşamba

ne derseniz deyin adına;
bir sürü tuğlayı üstüste koyarak inşa edeceğiniz bir duvar
yeşertmeye çalıştığınız bir ruh
en soğuk kış günlerinde avuçlarınızın arasında ısıtmak için sıcaklığınızı verdiğiniz bir çiçek

-ki bunu başarmak asla paltonuzun önündeki üç düğmeyi iliklemek kadar kolay olmayacaktır-

karar vermek zorunda olmaktan nefret etmenizi sağlayan her karar anı
bahçenizin tanrısal harmonisini bozan ufacık bir ayrık otu,

bir düşüş,
-sarı, yerinden bir daha takılmamak üzere çıkmış ve eğri duran bir kafatası gibi-
bir kayboluş,
-beyaz, üzerini örten soğuk karanlığı yırtmak için asla çabalayamayacak kadar cansız-
ve bir tek başınalık;
-ayna önünde dökülen yaşlarla yıllarca sürebilecek, yırtılması zor ama imkansız olmayan-


bir gülümseme,
-sıcak, evrenin varolduğu noktadan tanrının elinin bile dokunmadığı köşelerine kadar doğan ve yokolan tüm güneşlerden bile sıcak-
bir varoluş,
-bembeyaz, gökkubbenin iki yanına uzanmış melek kanatları gibi lekesiz-
ve bir birleşme
-mavinin ve morun en güzel tonlarında, kainatın bile hayal edemeyeceği kadar güzel-


hepsi sonsuzluğun üzerine kocaman harflerle yazılmakta olan hikayemizin parlayarak yıldızlar arasında yer alacak bölümlerinden ibarettir.

hangisini yaşayacağımız ise, yaptığımız seçimlere bağlıdır.

insan, seçtiği hayatı yaşar.

beyaz, umutsuzluğu da anlatabilir size; yalnızlığı da,


hayatınıza girmiş en güzel şey olan bir meleğin kanatlarını da.

seçim bize aittir.

bize.

Hiç yorum yok: